öss adaylarına tavsiyeler

BAŞARININ PÜF NOKTALARI

S ınavlara girmeyi hedefleyen yüz binlerce öğrenci, uzun bir hazırlık sürecini geride bıraktı. Bu hazırlık dönemi nasıl geçmiş olursa olsun, bugünlerde hemen hemen bütün adaylar stres, yorgunluk, isteksizlik, sinirlilik, karamsarlık, durgunluk, kendine güvende azalma ve çalışma temposunun düşmesi gibi durumlar yaşıyorlar. Bütün bunların altında ise, beklentilere ulaşamama düşüncesinin doğurduğu kaygı yatıyor. Bu dönemde öğrencilerin uyku ve yemek düzenin bozulabileceği, olaylara karşı hassaslaşabileceklerini söyleyen uzmanlar, bu duygu durumundan kurtulmanın ve sınavın üstesinden gelmenin sanıldığı kadar zor olmadığını söylüyorlar.

AiLELER NE YAPMALI?

Kaygıyı gidermenin yollarından biri de çocukla yapılacak olan iletişimdir. Çocuğunuzla sınav öncesinde kendisini nasıl hissedip değerlendirdiğine yönelik konuşmalar yapın, gerekiyorsa sadece dinleyin. Sınav öncesinde öğrenciyi kaygılandıran, telaşlandırıcı tavır ve davranışlardan kaçının.

Eleştirel bir gözle değerlendirme yapmayın. Çocuğunuzun sizden beklediği tek şey, kendisini objektif bir şekilde değerlendirmeniz ve sonuç ne olursa olsun onun yanında olduğunuzu hissettirmenizdir. “Ben olamadım, o olsun” anlayışı ile gençler zorlanır, baskı altında tutulur. Çocukların istek ve ideallerinin sizinkinden farklı olabileceğini unutulmamak gerekir.

KIYASLAMAKTAN VAZGEÇİN

Çocuğunuzun başarısını başkaları ile kıyaslamanız onu hem üzecek hem de aile ile olan iletişimi zedeleyecektir. Nasıl ki insanların fiziksel özellikleri aynı değilse başarıları da aynı olmayabilir. Onu başkaları ile değil daha önceki kendi başarılarıyla kıyaslayın.

SINIRLARI ZORLAMAYIN

Beklentiler, çocuğun kapasitesi üstünde olduğunda sonuç da başarısız olur. Bu durum ise çocuğu suçluluk psikolojisine iter. Anne-baba olarak göreviniz çocuğunuza iyi bir eğitim sağlamak kadar, ona hayatı sevdirmek ve yaşama sevincini aşılamak da olmalı.

ÇOCUKLARINIZI KORKUTMAYIN

E ğer aileler çocuklarının yerine yarışıyorsa, onları tanımıyorsa, kapasiteleri veya yetenekleri dışında beklentileri varsa; sürekli çocuklarını birileriyle karşılaştırıyorsa, sürekli olarak mutlaka kazanmaları gerektiğini telkin ediyorsa bu durum çocukta kaygıya neden olabilir.

DOĞRU BiLDiĞiMiZ YANLIŞLAR

Bazen ailelerin çocuğa yardım olsun, onları sınava motive etsin diye bir takım yaklaşımlar sergilemesi olumsuz tepkilere neden olabiliyor. Örneğin, sınavın yaklaşmakta olduğunu sürekli çocuklarınıza hatırlatma, rahatlar düşüncesiyle sık sık “sana güveniyoruz”, “sen yaparsın” ya da “kazanırsın, merak etme” türünde konuşmalar yapma; doğru bildiğimiz yanlışlardandır.

SON GÜNLERİ NE ŞEKİLDE DEĞERLENDİRMELİ?

S ınava hazırlanan ve sınava girenlerin çok iyi bildiği gibi, sınav öncesinde kaygı seviyesi yavaş yavaş yükselir. Sınav yaklaştıkça yükseliş artar. Sınav başlangıcında zirveye çıkar. Sınav süresi içinde düşüş gösterir. Sınav sonunda kişinin beklenti ve başarısıyla değişen durulma dönemi başlar. Bu evre dahilinde sınavın sonucu alınıncaya kadar belirli bir kaygı söz konusudur.

KAYGININ TEMELİNDE KORKU VAR

Kaygıyı oluşturan faktörler; kendine güvensizlik, karamsarlık, ailenin yanlış tutumları, daha önce yaşanmış başarısızlıkların tekrarlanabileceği endişesi, beklentiler, imkânsızlıklar, bilgisizlik, hedefin belirsizliği, plansızlık, çalışma metotlarını bilmemek, danışılacak kişilerin olmaması, arkadaş çevresinin olumsuz telkinleri, öğrencinin önünde başarılı bir örnek olmaması, aileden kalıtım yoluyla getirilen tutumlar şeklinde sıralanabilir.

KAYGININ AZI YARARLI ÇOĞU ZARARLI

Başarının sağlanabilmesi için aşırı olmayan bir kaygıya ihtiyaç olduğunu ifade eden FEM Dershanesi uzmanları, bir miktar kaygının sorumluluk duygusunu getireceğinin unutulmaması gerektiğini söyledi. Uzmanlar, “Yarın yazılısı olan bir öğrencinin kendisinde çalışmak için itici bir güç bulacak kadar kaygı taşıması normal” dediler.

İŞLEM HATALARINI NASIL ÖNLEYEBİLİRİZ?

İlk olarak acelecilikten kaynaklanan işlem hatalarından söz etmek gerekir. Sınav sadece bilgiyi ya da bilgiyi kullanma becerisini, yorumlama gücünü ölçmüyor. Öğrencinin belli bir sürede soruları cevaplamasını da istiyor. Dolayısıyla süreye karşı yarış halinde olan öğrenci eğer makul sürede soruları cevaplayamıyorsa aceleci davranarak soruları yanlış okuyor ve çoğu zaman da işlem hatası yapıyor.

Genelde öğrenciler, bu noktadan sonra sorulara ön yargılı yaklaşıyor ve paniklemeye devam ediyor. Bu sorunların üstesinden gelebilmek için öncelikle soruları okurken heyecanlanmamalı ve dikkatli olmalıyız. Farklı soru türleri okumak ve çok soru çözerek de soru teknikleri hakkında bilgi sahibi olunabilir.

SORULARI KALEMLE ÇÖZÜN

Sorulara en kısa zamanda yanıt vermek isteyen öğrenciler, kurşun kalem kullanmadan kafadan yapılan hesaplamalarla doğru cevaba ulaşmaya çalışırlar ve sonuç genelde hüsran olur. O nedenle mutlaka kalem kullanarak soruları çözmek gerekir. Çözümün bu şekilde yapılması sınav sonunda öğrencilere cevaplarını kontrol etme imkanı da sağlayacaktır.

HER SORUYU YANITLAMAYA ÇALIŞIN

Bazı öğrenciler, bir soruyu bile yanlış cevaplandırdığında bütün sorularını yanlış yapacakmış hissine kapılıyorlar. Konuyu çok iyi bilen öğrenciler bile diğer sorulara konsantre olmakta güçlük çekerler. Genelde bu durum, sınava çok çalışmış öğrencilerin “kazanmazsam ne yaparım” sorusunu akıllarından bir türlü çıkaramamalarından kaynaklanır. Bu nedenle öğrencilere “soru çözmeye başlarken bütün sorunlarınızı unutun sadece soruya odaklanın” tavsiyesinde bulunuruz.
HAZIRLAYAN: Münevver ÇAKIRTAŞ

öss adaylarına tavsiyeler yorumları

  • Image Description
    Ygs Lys
    28.06.2009

    merhaba, yeni sistemde iki aşamalı bir sisteme geçildiği için sanırım stres biraz daha fazla artacak. ama telafi şansı da var.

    adaylara başarılar dilerim

    Merve Yeşil
    Öğretmen